in

İYİ BİR ÖĞRENCİ OLMAK

Selin Erhan yazdı…

Kuşkusuz adını tarihe yazdırmış insanların takip ettiği tek bir yol yoktur. Tarihin yüzyıllarına damga vuran bu insanların birçoğunun sınıfsal konumlanmaları ve hedefleri bambaşkadır bile diyebiliriz. Biz bugün, son 150 yıl içinde yaşadığımız dünyamızın geride bıraktığımız 100 yılını, kimsenin yapamadığı düzeyde etkilemiş ve kavramış, dünya tarihinin en önemli olaylarından birinin lideri olan Lenin’i inceleyeceğiz. 

Lenin’in çok büyük ve önemli bir adam olduğu onun düşmanları tarafından dahi kabul gören bir olgu. Biz de bu yazıda onun hayat hikayesini en ince ayrıntısına kadar işlemek veya içine doğduğu ülke ve koşulları bütün dinamikleriyle incelemektense, Lenin’in özellikle çocukluk ve gençlik dönemlerine göz atarak büyük bir insan olma sürecinde bize ilham verebileceği birkaç nokta arayacağız. 

Özellikle sol çevrelerde Lenin’den bahsederken onun kıvrak zekasından, inatçı yanından ve 1917’ye giden süreci kafasında oluştururken partisini de o noktaya taşıyan dehasından bahsedilir. Bu ifadelerin hepsi doğru hatta eksik olmakla birlikte Simbirsk’de doğan Vladimir Ulyanov adlı bir memur çocuğunun nasıl olagelip de dünyanın üçte birini sosyalizmle buluşturan şanlı bir devrimin öncüsü haline geldiği, özellikle yetiştirildiği şartlar hesaba katılarak çeşitli koşulların onun üzerinde bıraktığı etki ve alışkanlıkları, döneminin biyografi yazarlarının çoğunlukla onu anlattığı gibi her yerinden siyasi önderlik fışkıran bir deha olarak dünyaya gelip gelmediği; onun özelliklerini edinmeye çalışan gençler için önemli noktalardır. Lenin’in genç yaşlarda kompozisyon yazarken yapmayı bir alışkanlık haline getirdiği gibi: önce meselenin bir özetini çıkartmak, mevcut iddia ve alıntıları eklemek, mantıksal yapıyı ve diyalektik geçişleri doğrulamak ve mesele her neyse sonuca hakim olurken yöntemi özümsemek, bizim de Lenin’e ve onun son noktada dönüştüğü kişiye bakarken uygulamamız gereken yöntemin ta kendisidir. 

Kimi zaman okuduğu her sayfanın özetini çıkartan Lenin, karşısındaki insanın düşünce sistemini sanki onu en baştan kuruyormuş gibi adım adım ilerleyerek gözlemleyecek bir süreç geliştirdi. Bu ona bir fikrin duyu organlarıyla algılandığı anda o fikrin özüne inme ve yapısını tahlil etme yeteneği kazandırdı. Siyasi terminolojiyi öğrenirken kavramları ezberlemek yerine onları işleme yeteneği edindi. Bütünlüğe uyumlu bir forma gelmeden herhangi bir kavramı zihnine sokmuyordu. Bunların hepsi Lenin’in en temel iki özelliğini önümüze koyuyor: Çalışkanlık ve entelektüel inatçılık. 

Birçok tarihçi ve biyografi yazarı, Lenin’in abisinin Çar’a suikast girişiminde bulunması sebebiyle idam edildiğini, bu haber Lenin’e ulaştığında onun bir çeşit Narodnik eleştiri verdiğini hatta henüz bir yıldır dinle arasına mesafe almış annesinin, Petersburg’da Vladimir’in ablası da hapisteyken 13 yaşındaki Dimitri ve 9 yaşındaki kardeşi Maria’ya ‘alnını kaşıyarak’ “O halde daha etkili bir yol arayacağız!” dediğini söyler. Bunun başlı başına tarihsel bir hata olmasının yanı sıra bu çarpık anlatı tarihsel bir olayın yanlış bilinmesinden de kaynaklanmıyor. Lenin’in yöntem ve kişiliğinin ortaya çıkardığı tabloyu görmezden gelip, aksine onu daha büyülü daha ender ve daha kutsal biriymişçesine resmeden onlarca insanla karşılaşıyoruz. Troçki bunlardan şu şekilde bahsediyor: 

“Bu sadık öğrenciler gerçeklerin ve mantığın üstünden kolayca atlarlar çünkü gerçekte olduğu haliyle öğretmenlerinden tatmin olmazlar. Daha iyi bir Lenin isterler. Onu daha ilk gençliğinde, yalnızca sıra dışı bir emeğin sonucunda ulaşılan entelektüel güçlerle donatırlar. Kendi cömertliklerinden gelen tamamlayıcı niteliklerle süslerler. Böylece kendileri için farklı, daha mükemmel bir Lenin yaratırlar. Biz, gerçekte var olan Lenin’den memnunuz.”*

Bu, tehlikeli bir yöntemdir. Tehlikelidir çünkü Vladimir’i Lenin yapan özellikler bir takım öznel durum ve büyülü yeteneklere indirgenirse, o yol kimsenin geçemeyeceği bir patika halini alır. Oysa Lenin’i Lenin yapan çalışkanlık, rekabetçilik ve entelektüel inat her normal insanın özümseyebileceği ve her iyi devrimcinin ustalaşması gereken insani özelliklerdir. Asıl numara, bu insani özellikler üzerine insan üstü bir emek ve disiplinle çalışmak ve yenilgiyi durmak için değil daha kararlı ilerlemek için kullanmasını bilmektir.

Lenin’in abisi Aleksandr’la olan farklılığı, onu tanımamızda önemli bir yer tutar. Tekrar Troçki’den faydalanalım.

“Aleksandr’ın ‘en kendine has özelliklerinden biri yalan söyleyememesiydi’ diye yazıyor…Uzlaşmaz toplumsal mücadelede böyle bir zihinsel yapı, siyasi savunmasızlık anlamına gelir. Meslek icabı yalancıların felsefelerine rağmen, yalan toplumsal çelişkilerin bir ifadesidir ve kimi zaman onlara karşı mücadelede bir silahtır. Bireysel ahlaki çabayla toplumsal yalanın çerçevesinden dışarı çıkmak imkansızdır. Yapı bakımından Aleksansdr siyasetçiden ziyade şövalye gibiydi. Bu, kendisiyle çok daha esnek, kişisel ahlak meselelerinde çok daha faydacı, mücadele için çok daha iyi silahlanmış, fakat toplumsal adaletsizliğe karşı aynı derecede acımasız olan küçük kardeş arasında zihinsel bir duvar yaratıyordu.”**

İki kardeş arasındaki farklılık kendini klasik Rus Edebiyatı alanının klişeleşmiş Dostoyevski ve Tolstoy karşılaştırmasında da belli ediyor. Ağabey Aleksandr, Dostoyevksi’nin yarattığı melankolik atmosferiyle liseden beri haşır neşirken Vladimir orta yaşında dahi Dostoyevski’ye mesafeli durarak Rus gerçekçisi Tolstoy ve Turgenyev okuyordu.

“Her durumda Vladimir’de bir kışkırtıcıyı, reformcuyu ve insan kitlelerinin liderini görmek mümkündü. Aleksandr ise, daha medeni koşullarda, barışçıl bir bilim insanı ya da aile babası olarak daha kolay resmedilebilirdi… oysa Vladimir hücrelerine kadar liderdi. Biri devrim tarihinin en trajik başarısızlıklarından biri olarak sönüp gitti, diğeri aynı tarihin en büyük başarılarından biri oldu.”***

Bu sebeple hayatlarını kendilerinden fazlasına adamış ve kendi zamanlarının akışını hızlandırmış insanları incelerken onları olabildiğince göklerden yere indirmek, başarılarını yapılabilir ve dehalarını anlaşılabilir kılarsak aynı başarıyı kendi zamanımızda elde etmeye bir adım daha yaklaşırız. Bu bir kanundur. İyi bir öğrenci olmayı ve öğrenmeyi zihinsel bir yapıya kavuşturmayı başaramayan kişi, iyi bir öğretmen olamaz. Lenin, ilk başta bir önceki çağın eğitimini Marx’tan alıp sınavını Rusya’da veren en iyi öğrenci, sonucunda da en iyi öğretmen olmuştur. 

 

*Troçki, Lenin’in Gençliği, Yazın Yayınları, s.170

**Troçki, Lenin’in Gençliği, Yazın Yayınları, s.160

***Troçki, Lenin’in Gençliği, Yazın Yayınları, s.161

BU İÇERİĞİ OYLAYIN.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir