Star Wars’a farklı bir bakış
Star Wars serisi çıktığı ilk tarihten itibaren sinema sektörünü baştan aşağıya değiştirmekle kalmayıp kültürel anlamda da büyük yankılar uyandırmıştır. Serinin ana fikri ve içinde barındırdığı iyi ve kötü arasındaki denge, doğu mistisizmi, 2. Dünya Savaşı izleri gibi temel konseptleri ve fikirleri doğrudan görmek mümkün olsa da buradan daha geniş okumalar çıkarmak da fazlasıyla mümkün.
Daha önce seriye adımını atmamışlar için kısaca hikayeyi özetleyecek olursak, kurak bir çöl gezegeninde ailesiyle beraber çiftçilik yapan Genç Luke Skywalker’ın içindeki gücü keşfetmesiyle beraber başta kendisini ve her şeyi kökten değiştirecek, faşist rejime karşı galaktik bir isyanın önemli parçası olmasını konu alan bir hikayemiz var. Tabi biz bu yazımızda Luke karakterini daha sembolik bir yerden ele alıp her şeyi kökten değiştirecek isyana odaklanacağız.
Galaktik Cumhuriyet’in feshedilmesiyle kurulan Galaktik İmparatorluk su götürmez şekilde dünyadaki birçok sağcı ve faşist rejimin özellikle Nazi Almanya’sının alegorisi olarak karşımıza çıksa da bununla da sınırlı kalmayıp zamanının büyük sömürge imparatorluklarıyla da bağ kurmak fazlasıyla mümkündür. Galaktik İmparatorlukta tüm güç ve zenginlik imparator başta olmak üzere azınlık elit bir grubun tekelindedir. Bunun sonucunda galaksideki geniş halkı kitleleri daha önce hiç olmadığı kadar yoksullaşmış ve sınıfsal eşitsizlikler arşa çıkmış, halklar kendilerini her türlü baskıya ve etnik
ayrımcılığa uğrarken bulmuştur. Galaksideki farklı gezegenlerin kaynakları neredeyse tamamen sömürülmekte hatta yeri geldiğinde kapsamlı soykırımlar bile yapılmaktadır bu bize emperyalist devletlerin tarihte yaptığı birçok soykırımı hatırlatacak bir pencere açmaktadır. Aynı şekilde Galaktik İmparatorluk film serisinde her ne kadar çeşitli büyülü yöntemlerle halkları manipüle etse de aslında burada gerçek dünyamızdaki baskıcı rejimlerin medya araçları konusundaki gücü ve uzmanlığı ortaya çıkmaktadır.Tarihsel faşist iktidarlara bile bakmaya gerek kalmadan günümüzün Neoliberal iktidarlarının medyayı nasıl ele geçirdiğini, bunun dışında kalan ve gerçekleri yansıtmaya çalışan insanları nasıl bir şiddetle bastırdığını görmekteyiz.
İşte İmparatorluğun gerçek dünyamız ile de oldukça paralel olan yapısına karşın oluşan isyanın bağlamını anlamış olduk. Binlerce ayrı gezegenden yüzlerce farklı ırktan birçok birey İmparatorluğun bu zalimliğine karşı enternasyonel bir mücadelenin meşalesini yakmış ve özgürlükleri uğruna ölümüne dövüşmüştür. Bu noktada da Luke Skywalker ve Jedi mistik öğretileri karşımıza bir kahraman kültürü olmaktan öte kolektif iradenin ve dayanışmanın sarıp sarmaladığı bir zafer olarak çıkmaktadır. İçinde bulunduğu sistem yüzünden baskıya uğrayan ve ezilen herkesin bununla mücadele edebileceği ve değiştirmeye iradesi olabileceği Star Wars serisinden çıkabilecek en büyük ana fikirlerdendir.
İşte Star Wars serisi kendi kurduğu evrendeki sınıfsal eşitsizlikleri, adaletsizlikleri ve buna karşı olan çatışmayı anlatırken izleyiciyi oradan kuracağı bir bağ vesilesiyle kendi dünyasının politik durumlarına daha da derinlemesine bakmaya teşvik etmektedir.