Şekeri Ezenlerden Şeker İçin Sıraya Girenlere
Verilen tüm savaşların ardından, yurdun dört bir yanından isyan sesi geliyordu. Cumhuriyet’in Meşrutiyetlerle mücadele ateşi yanmış, halktan kıvılcımları geliyordu. Hala halkın “Çok yaşa Padişahım” dediği zannedilirken gerçeklik bundan çok farklıydı, Padişah’ın Mülkiye’de şekerleri eziliyordu. Bir hanedanın buyruğu altında yüzyıllarını geçirmiş halkın özgürlük ve eşitlik diye bağırması kimilerince anlaşılmaz bulunsa da kendi yurdunu emperyalizme karşı savunmuş halk, ancak kendi buyruğunu dinlerdi artık. Sonucunda da iyisiyle kötüsüyle bir Cumhuriyet doğdu. Hâlâ kökeni, büyümesi ve tezahürleri derininden tartışılan bir Cumhuriyet kaldı bizlere, kalmaya çalıştı.
Cumhuriyet tabi ilk bizlere kalmadı; cumhuriyetçi iddiasıyla cuntacılara, sermayedarlara bizim devrimizde de siyasal İslamcılara bırakıldı. Ülkenin her bir yanı birbirine düşman olsun, ekmek derdine düşüp komşusunu kovsun iktidarları gördük, görüyoruz. Halkın egemenliği çatısı altında kol kola emeği özgürleştirmek varken akıllarına ilk gelen “Hangi halk?” sorusu oldu. Zaten emellerindeki de Cumhuriyet herkesin olsun da bir halkın olmasındı. Halk düşmanları pek çok zaman işini yaptı ve bu fikri olabildiğine soyutlaştırdı. Bizlerin yediği lokmadan aldığı nefese para babaları karar verebilsin diye egemenliğin halktan uzaklaşması gerekiyordu. Bizlere; emekçilere, gençlere, kadınlara, öğrencilere kendi emeğimizi dar etmek için uğraşan iktidar sahipleri Cumhuriyet’i en uzağa itmeye çalıştılar. Bilmiyor olsalar ki Cumhuriyet kendine bir beden bulamasa da fikri ve değerleri hepimizin içindedir. Laikliğini “ÇEDES’e Hayır!” diye yaşatırız. Eşit yurttaşlığını “Ana dilde Eğitim!” diye haykırırken anlatırız.
Bizim Cumhuriyet
Halktan olabildiğine uzaklaştırılan egemenliğin ikinci yüzyılına girerken elbette diyecek birkaç sözümüz var. Saray, Boğaz manzarasından bozkır manzarasına geçerken tek göz odamızdan bizler sahip çıktık Cumhuriyet’e, çıkacağız da. Saray balkonlarından sayamayacakları kadar kalabalığız ve Cumhuriyet’in laikliğini, sosyal adaletini, eşit yurttaşlığını biz hatırlatacağız. Cumhuriyeti nasıl bizler kurduysak, her bir toplumsal değerini de biz yaşayıp yaşatacağız. Çünkü biliyoruz ki bu Cumhuriyet bizim! Egemenlik; tüm saldırılara rağmen, hor görülmeye, ayrıştırmaya rağmen bizim. Her gün mücadelesini büyütmüş halk, Cumhuriyet’in kıvılcımları ve yegâne taşıyıcısı oldu. Şimdi ise sıra arkadaşlarımızla emeğin Cumhuriyeti’ni kurma vaktindeyiz. Laiklik anlatılmasa da bizlere, okulumuzdan din tüccarlarını uzaklaştıracak olan biziz. Sıra arkadaşımızı düşman etmeye çalışanlara karşı yan yana duracağız ve gericiliğe karşı okumuzda inat edeceğiz. Tek adamlığını ilan etmişlere karşı mücadelemiz ve gücümüz daimdir, çünkü dedik ya “Bizim bu Cumhuriyet!”